Verba Volant Scripta Manent*

Söz uçar yazı kalır.

Tüm hakları saklıdır (c) 2016

“Ama Sözleşmede Yazıyor!”

2016-12-07 15:57:51 tarihinde, Av. Ahmet Erdem Uslaş tarafından yazılmıştır.

Yazımın başlığındaki cümle veya ona benzer cümleler eminim ki çoğu meslektaşımın, müvekkillerinden sıklıkla işittiği ifadeler arasındadır. Gerçekten de, hukukçu olmayan kişilerin hukuk alanındaki en büyük yanılgılarından bir tanesi “karşılıklı olarak imzalanan herhangi bir sözleşmeye yazılan her türlü hükmün geçerli olacağı ve tarafları bağlayacağı” şeklindeki mesnetsiz -ama ne yazık ki- derin inançtır. Halbuki bu inanç bir yanılsamadan ibarettir. Şöyle ki;

Kanun koyucu bazen öyle bir kural (kanun hükmü) ihdas eder ki kişilerin, söz konusu hükmün aksine bir sözleşme yapmaları -o sözleşmeyi imzalasalar ve hatta noterde tasdik ettirseler bile!- mümkün değildir. İşte bu tür kurallara “emredici hukuk kuralları” denmektedir. Örneğin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 346’ncı maddesi şöyledir:

“IV. Kiracı aleyhine düzenleme yasağı

MADDE 346- Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemez. Özellikle, kira bedelinin zamanında ödenmemesi hâlinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.”

Kanun koyucu bu hükümle aslında şunu demektedir:

“Ey mal sahipleri! Hani siz kiracılarınızla yaptığınız sözleşmelere “belirli bir aya ilişkin kira bedeli süresinde ödenmezse o döneme ilişkin tüm aylık kira bedelleri muaccel olur” veya “belirli bir aya ilişkin kira bedeli süresinde ödenmezse ödeme gününe kadar günlük 100 TL cezai şart kiracı tarafından kiraya verene ayrıca ödenecektir.” vb. hükümler koyuyorsunuz, kiracılara imzalatıyorsunuz ve bir de bunların geçerli olacağını zannediyorsunuz ya. Heh, işte o hükümlerin hiçbiri geçerli değildir. Kiracıyı bağlamaz, haberiniz olsun.(*)” 

Ancak çoğu zaman, alıntılanan 346’ncı maddenin varlığından dahi haberdar olmayan mal sahipleri “sağlam” bir sözleşme imzaladıklarını düşünmeye devam ederler. Ta ki kiracılarıyla yaşadıkları uyuşmazlık yargıya taşınıncaya kadar.

Sonuç olarak, kişilere naçizane tavsiyem şudur: Avukatların en önemli işlevlerinden bir tanesi de kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır. “Ben üniversite mezunu adamım. Aklım başımda. Türkçem de iyi. Oturur sözleşmemi kendim yazarım.” derseniz çok büyük bir risk altına girmiş olursunuz, zira geçerli olacağını düşünerek sözleşmeye yazdığınız çoğu hüküm kanunen geçersiz olabilir ve işin sonunda zarar gören siz olabilirsiniz. Bu yüzden, herhangi bir sözleşme imzalarken bir avukata danışmanız yerinde bir hareket olacaktır.

 

(*) 4 Temmuz 2012 tarih ve 6353 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile değiştirilen 31 Mart 2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun’un Geçici 2. Maddesi hükmü gereğince, “Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.”

Yorumlar

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir